Hoş geldiniz!

Bir kalbi sevindirmek, bu dünyaya bırakabilecek en güzel hediyedir.

18 Kasım 2016 Cuma

, ,

Limonata


  Yazım Tarihi: 01.08.13  
---
Annabeth ve Piper Doktor Wesell'in 'sakinleştirici'sinin gazabına uğrar. Eğlenmeye hazır olun! 
-Tek Bölümlük-
---
''Ha ha ha.'' dedi Annabeth bana bakarken.''Çok korktum.'' Sırıttım.
''Tir tir titriyordun.'' dedim sırıtmamı arttırarak.''Benim için endişelenmiştin.'' Annabeth bana tekrar dönüp tek kaşını kaldırdı.
''Seni terk etmemi mi istiyorsun?!'' dedi Annabeth. Şaşkın bir ifadeyle Annabeth'e baktım.
''Eee, hayır?'' dedim. Bu sefer Annabeth bana bakmadan konuşuyordu.
''İyi o zaman, kapa çeneni Percy. Yoksa birazdan bir kız arkadaşın olmayacak.'' Saçlarımı karıştırarak yürümeye devam ettim. Sınırı zorlama Percy, aman ha. Zaten beş yıl alt yapıyla Annabeth'le çıkmaya başlamışlardı. Percy'nin bir beş yıl daha beklemeye hali var mı? Hayırr! İyi, sus o zaman. Başımı sallayarak yürümeye devam ettim.
Sıradaki durağımız bir mucidi ziyaret etmekti. Aslında doktoru. Yani ilaç mucidi olan bir doktor. Oh be, ne zormuş bir cümleyi kurmak?
Doktorun evi basit üç katlı bir evdi. Öyle ihtişamlı felan değildi hani. Bembeyaz olan dışı, krem rengi panjurlarla renklendirilmişti. Evin bahçesi de pek bakımlı gözükmüyordu. Annabeth yavaşça geniş kapının ziline bastı. Kapıyı yaşlı bir adam açtı. Adamın ortası kel, yanlarındaki az saçı ve uzun sakalı uyumlu gözüküyordu. Yuvarlak gözlükleri ve önlüğüyle de tam olmuştu. 
''Doktor Wesell?'' dedi Annabeth. Adam başını salladı.
''Benim? Bir sorun mu vardı?'' dedi Doktor Wesell.
''Sizinle konuşmamız gerekiyor da. Melez Kampı'ndan geliyoruz.'' diye fısıldadı Annabeth. Adam başını salladı.
''Siz içeri geçin ben de size limonata getireyim.'' dedi doktor. Başımızı sallayıp içeri geçtik. İçerisi tam bir laboratuvardı. Her yer şişeler, formuller ve 'maddeler' le doluydu. Yavaşça ortadaki koltuğa geçtik. Doktor içerden elinde bir sürü bardak ve bir şişe limonatayla geldi. Şişeyi ve limonatayı masaya koydu.
''Önce bayanlar.'' dedi doktor. Yavaşça limonataları dökerken limonataları önce Piper ve Annabeth'e verdi. Annabeth bir kaç yudum aldı.
''Tadı... Değişikmiş.'' dedi Annabeth. Piper da bir kaç yudum aldı.
''Gerçekten, öyle.'' Annabeth ve Piper bardaklarını bitirince doktor duraksadı.
''Bir dakika, siz tadı değişik mi dediniz?'' dedi Doktor. Annabeth ve Piper birbirine bakarak başlarını salladılar.
''Veronica, sen bana ne getiriyorum demiştin?'' diye seslendi Doktor. adı Veronika olan doktorun yanına geldi . Normal bir hizmetçi üstü giymişti ve koyu renk saçlarını da topuz yaptırmıştı.
''Siz geçen gün hazırladığınız sakinleştiriciyi getir dememiş miydiniz?'' Oops. Annabeth ve Piper birbirlerine baktı.
''Kahretsin, Veronica! Sakinleştirici şişeye mi konur?'' dedi doktor. Annabeth bir anda yere çöktü. Son anda onu yakalayıp tuttum. Öbür taraftan Piper da bayılmıştı. Jasonla doktora sert gözlerle bakıyorduk.
''Ee, korkmayın.'' dedi doktor. Asıl kendi korksa çok iyi olacaktı.
Doktor bizi dinlenme odalarından birine götürdü. Piper ile Annabeth'i yataklara yatırdık. Yüzleri bembeyazdı.
''Birazdan uyanırlar.'' dedi doktor. Gerçekten de dediği gibi oldu. Annabethle Piper şaşkın bir ifadeyle uyandılar. Yüz ifadeleri... hiç de onlara benzemiyordu.
Annabeth sert bir şekilde ayağa kalkıp yanıma fırladı.
''Senden ayrılıyorum! Bu ne ya? Bıktım senden. Rahat bırak beni!'' diye bağırdı Annabeth. Pardon diyecekken doktor omzuma dokundu.
''Ee, sakinleştiricinin etkisiyle biraz saçmalıyorlar da.'' dedi doktor.
''Bunu söylediğin iyi oldu.'' dedi Jason. Piper ayağa kalktı. Önce şaşkın şaşkın etrafına bakındı, sonra geri oturup ağlamaya başladı.
''Pipes, iyi misin?'' dedi Jason. Piper başını kaldırıp Jason'a baktı.
''Nasıl iyi olayım? Var mı ya? Ben de terk ediyorum seni. Sen terk ederken iyiydi!'' dedi Piper.
''Ben seni terk etmedim ki?'' dedi Jason.
''Ondan geçen gün kızla dışarıda kol kola geziyordun?''dedi Piper ve tekrar ağlamaya başladı. Doktor şaşkın bir ifadeyle ikisine bakıyordu.
''Ee, bir de neden, nasıl, ne sorularını sormasanız iyi olur. '' Başımızı salladık. Annabeth'in az önceki siniri geçmişti. Hatta eser kalmamıştı. Kahkaha atıyordu. Bana doğru bakıp dil çıkardı.
''Bir de Poseidon'un oğlu olacak! Üç büyüklermiş miş. Hadi ordan, Şapşal! Kelek!'' tek kaşımı kaldırdım. Eh, Annabeth farkında bile olmasa intikamını alıyordu.
''Eh, buna ne demeli?'' dedi Piper Jason'u göstererek.''Mükemmeliyet bozuntusu. Ya arkadaşım insan biraz hata yapar. Ben eleştiri yarışmasında jüriyim yani. Ben şimdi bunu nasıl eleştireyim? Saçının uzunluğu bile eşit! Aa!'' Jason gülüyordu- tabi eliyle kapayarak-
''Heh, Percy Jackson da hippici! Kaykay süren hippilere benziyorsun. Hem ayrıca sen merdiveni de beceremezsin!'' dedi Piper. Pek bir şey söyleyemedim. Cidden ben hippiye mi benziyordum?
''Züppe! Nolacak?!'' dedi Annabeth. '' Hey Jason! Sen de daha yumurta pişiremiyorsun be! Bir de yargıç margıç olmuş. Kesin Reyna torpil yapmıştır. Eh tabi, seni seviyor ya.'' Oov, Annabeth sus demek geliyordu içimden. Tabi Jason'un içinden Piper kendinde olmadığı için dua ettiğine emindim.
''He evet. Ya bir de benimle çıkıyordu bu! Git git, istemiyorum seni. Hıh, ben başkasını bulamaz mıyım sanki? Hadi koş Reyna'na.'' dedi Piper.
''Pardon demek yasak değildi, değil mi? Çünkü bayağı bir pardon dememiz gerekecek.'' dedi Jason.
''Ya, ben gelmişim yanına, yok böyle şey! Sen git orada otur. Hiç kalkıp neredeyim ben diye bakındın mı? Bencil! Tabi, Reyna var değil mi? Ya of, ne Reyna'ymış. Sapık bunlar!'' diyordu Annabeth. Piper başını sallayıp yatağın üstünde ayağa kalktı. Dans ediyordu. Arada 'yeah' diye bağırdığı oluyordu. Annabethse arka taraflara dadanmıştı.
''Pişt, Frank! Naber?'' dedi Annabeth. Frank şaşkın bir ifadeyle Annabeth'e baktı.
''İyi, sen?'' dedi Frank.
''Biliyor musun? Percy seni seviyormuş. Ama açılamıyormuş. Ben söyleyeyim dedim.'' Annabeth gülerek yatağına geri oturdu. Bense utancımdan yerin dibine geçmiştim. Piper Jason'ın etrafında oyun oynuyordu. İşimiz zordu, hem de çok zor.
''Lalalala. Ateşli yaratık Leooo! Ateşli yaratık Leooo! Leo Reyiz!'' diye bağırıyordu Piper. Annabeth'se şimdi dakika başı beni yanaklarımdan öpmekle meşguldü.
''Bu doğru Piper!'' dedi Leo. ''Etkisi geçiyor olmalı.'' Piper koşarak Leo'nun yanına gitti ve elini tuttu.
''Baksana ya, en akıllısı Leo.'' Jason tek kaşını kaldırmış bir şekilde Piper'ın eline bakıyordu. Annabeth de gidip Leo'nun öbür elini tuttu. Birlikte Leo'yu sallıyorlardı.
''Heyooo! Leo Reyiz!'' diye bağırdı Annabeth. Leo ellerini çekmeye çalışıyordu fakat kızlar çok sıkı tutuyor olmalıydılar. Jason'la Leo'ya öldürecek gibi bakıyor olmamız bizim suçumuz değil canım, limonata kokusu.
''Frank, bence sen de çok yakışıklısın. Hazel, Frankle hiç öpüştünüz mü siz?'' diye sordu Annabeth. Hazel yerin dibine geçmiş olmalıydı. Annabeth kendini yatağın üzerine öyle bir bıraktı bayıldı zannettik. Sonra gülerek zıplamaya başladı. Piper da zıplıyordu. Nereden akıllarına estiyse Taylor Swift söylüyorlardı. -We are never ever getting back together- Bunu söyleyebildiğime inanamıyorum! Ne uzun isimmiş yahu!
''Never say never!'' diye bağırdı Piper. Sonra aynı anda yere indiler. Piper hemen Jason'a koştu. Jason'a kocaman sarıldı, sonra da yakasına yapıştı.
''Demek beni terk edersin ha? Görürsün sen!'' Jason zar zor Piper'ı sakinleştirerek yatağına oturttu. Annabeth ise ya bana sarılıyor ya da sürekli öpüyordu. Dudağımı çekebildiğim kadarıyla Annabeth'e durmasını söylüyordum.
''Annabeth, çenem kırıldı! Durur musun artık?'' dedim. Annabeth dudağımı ve yanaklarımı bırakıp bana sarılmaya başladı. Elini çekip tekrar tekrar sarılıyordu. Sanırım kemiklerimi de kırıyordu.
Piper Jason ile dansa başlamıştı. Arada 'uuu, huuuuw, woow'' gibi bağırma sesleri çıkarıyordu.

''Pipes, biraz sakin olsan?'' Piper'ın umurunda değildi. Jason'a sıkıca sarılmış dans ediyordu.

''Olurum! Jason Grace çok yakışıklısın ya. Biliyor musun Afrodit...'' Piper olduğu gibi çöktü. Jason hemen Piper'ı yakaladı.
''Piper'ın pili bitti. Annabeth de durum ne?'' diye sordu Jason Piper'ı yatağa yatırırken. Annabeth hala devam ediyordu. Şuanda mantıklı düşünme konusunda bir seminer vermekle meşguldu.
''Şimdi Percy Jackson, Üç Büyükler'den birinin çocuğuysan mantıklı düşünen bir kafan olmalı. Böyle saçma ve şaşkın hareketleri bırakacaksın. Yok öyle! Heh, şimdi bir Poseidon çoc...'' Annabeth'in de pili bitti ve bayıldı. Annabeth'i yakalayıp yatağına yatırdım.
''Bir kaç saat içerisinde uyanırlar... Eeğ, tabi formül düzgün çalışırsa.'' Kılıcımı çektiğim gibi doktora döndüm. Doktor gözlerini kocaman açarak dışarı çıktı.
''Pekala, bir kaç saat sonra bakalım neyle karşılaşacağız?'' dedi Jason. Eh, orası hiç belli olmazdı.

-1-2 Saat sonra-
Annabeth ve Piper yavaş yavaş ayılıyorlardı. Yavaşça Annabeth'in yanına yatağa oturdum.

''Annabeth? İyi misin?'' Annabeth kaşlarını çatarak doğruldu.

''Hangi hayvan benim üzerimden geçti?'' diye sordu Annabeth öfkeyle.
''Aslına bakarsan hiç kimse geçmedi. Fakat seni kim bu hale getirdi dersen ilacı veren doktor ve yapan sen.'' diye açıkladı Leo. GErçekten kimse onun kadar bu konuyu iyi açıklayamazdı herhalde. Piper da uyanmıştı.
''Birisi ne olduğunu açıklayabilir mi acaba?'' dedi Piper başını ovarak. Leo her zamanki gibi acil hızda olayları anlattı. Piper resmen kızarmıştı. Annabethse başını eymiş etrafa bile bakmıyordu.
''Neler yaptık?'' diye sordu Piper. Leo havaya baktı.
''Jason'a mükemmeliyet bozuntusu dedin, beni aldatıyorsun dedin, onu terk ettin sonra Percy'e hippilere benziyorsun dedin ve kaykayı beceremezsin gibi bir şeyler geveledin. Annabeth şaşkın bir ifadeyle Piper'a baktı.
''Hiç Piper'a bakma Annabeth. Percy'e şapşal dedin, mantıksız dedin ve züppe dedin. Dahası bayağı bir öptün çocuğu. '' Annabeth kaşlarını çatarak elini dudağına götürdü.
''Ha.'' dedi Jason.'' Bir de ikiniz kalkıp Ateşli yaratık diye bağırarak Leo'nun elini tuttunuz. Hatta neredeyse Leo'yu öpecektiniz de. Eh o kadar da değil.'' Jason'a bakıp başımı sallarken Piperla Annabeth kafasını yastığa gömmüş oturuyurlardı.
''Saçmaladığım ve saçmaladığım herkesten özür dilerim. Ve Leo, inan bana seni asla öpmek istemedim!'' dedi Piper. ''Ha bu arada Jason seni terk etmedim unut gitsin! Ayrıca sen mükemmeliyet bozuntusu değilsin ve beni aldatmadığını biliyorum.'' Annabeth kafasını kaldırmıştı.
''Percy özür dilerim. Sana şapşal, mantıksız ya da züppe demek istemedim biliyorsun. Ve seni o kadar da öpmem! Ayrıca saçmaladıklarımdan da özür dilerim!'' dedi Annabeth. Annabeth'e sarılıp onu ayağa kaldırdım.
''Zaten şapşal, mantıksız ve züppe olmadığımı biliyorum ama beni o kadar öpmek istemediğini bilmiyorum!'' dedim. Annabeth göğsüme bir yumrum attı ama sert değildi.
''Bugünlük bana aşık olma olaylarınızı unutuyorum kızlar ama bir daha ki sefere siz Jason ve Percy'nin eline veririm bilesiniz.'' dedi Leo. Annabeth ile Piper Leo'nun arkasından gelip Leo'nun saçlarını karıştırıp Leo'yu yere düşürdüler. Sonra da çak yapıp yürümeye devam ettiler. Eh, biz de takip ettik...
- - -

Share:

0 yorum:

Yorum Gönder