-
PJO'da hiç Olimpos tarzı düğün
görmemiştik. O zaman biz bir tane yapalım dedik.
Bir Percabeth klasiği.
Bir Percabeth klasiği.
-
Percy gülümseyerek gelinlik içindeki
Annabeth'e baktı. Annabeth onun için her zaman güzeldi fakat bugün bir ayrıydı.
Bembeyaz kabarık gelinliği, dağınık topuz saçları, çiçeği, duvağı ve makyajı..
Gelinliği straplezdi, eteği kat kattı. Birkaç buklesi yanlarda bırakılmıştı.
Saçının üstüne beyaz simler dökülmüştü. Çiçeği de bembeyazdı. Duvağı upuzun ve
dümdüzdü. Makyajı inanılmazdı. Mavi göz kalemi gri gözlerine değişik bir hava
katmıştı. Dudaklarına sadece parlatıcı sürülmüştü. Yanaklarına kırmızı tonlarda
allık sürülmüştü. Percy'nin anladığı makyaj ayrıntıları bunlardı. Onun dışında
yapılanlar hakkında pek bir fikri yoktu.
Percy'nin ifadesi çok saçma olacak ki
Annabeth'in yüzü düştü. Ama Percy ne diyebilirdi ki? Annabeth çok güzel
olmuştu. Hayır, muhteşem. muazzam. harika ötesi. dehşet?
''A-annabeth.'' dedi Percy kekeleyerek.
Sonunda birazcık kendine gelmiş olacak ki gülümseyerek Annabeth'e doğru koştu.
Fakat önüne kızıl saçlı, yeşil gözlü birisi geçti. Bu Rachel Elizabeth Dare'dan
başkası değildi. Rachel ellerini göğsünde kavuşturup ciddi bir ifade takınmaya
çalıştı fakat pek becerdiği söylenemezdi.
''Onun gelinliğini, makyajını veya
saçını bozacak en ufak bir hareketten bile uzak duracaksın Percy. Yoksa seni
parçalarım bilmiş ol. Kaç saattir uğraştığımızı biliyor musun sen?!'' dedi
Rachel, bir yandan da gülmemek için kendini zor tutuyordu.
''Aslında Afrodit melezleri uğraştı,
Rachel.'' dedi Annabeth, o da gülmeye başlamıştı.
''Fark etmez!'' dedi Rachel.''Yine de
düğünden önce ona ellemene izin vermiyorum Percy. Kızı öpüp makyajını bozarsan
Annabeth öcüye döner. Mustakbel karının öcü olmasını istemezsin, değil mi
Percy?''
''Hadi, sizi bekliyorlar.'' dedi Jason
merdivenleri çıkarken. Rachel ofladı.
''O kadar uğraşmıştım.'' Annabeth buna
gülerek karşılık verdi. Annabeth'in nedimeleri ve Percy dışında kimse kalmayana
kadar beklediler. Sonra Percy Annabeth'e kolunu uzattı. Annabeth de
gülümseyerek kolunu Percy'nin kolundan geçirdi. Giriş müziği çaldı ve
merdivenlerden aşağı inmeye başladılar. Heyecanları yüzlerinden okunuyordu.
Onlar geçerken melezler havaya gül yaprakları attılar. Müzik onlar nikahın
gerçekleşeceği yere gelince kesildi. Sadece nikahı kıyacak kişi konuşacaktı. Bu
kişi, Artemis'in kardeşi Apollon'dan başkası değildi.
''Bugün, iki melezin en mutlu günlerine
şahitlik etmek için buradayız-Tabi bazılarınız eşlerinizin zoruyla gelmiş olsa
da. Ah, sana söylemedim tabi ki babacığım. Lütfen.'' dedi Apollon, o da üstüne
takım elbise üstü giymişti. ''Hepiniz hoşgeldiniz, Olimpos ve insanlık dünyası!
Büyük bir alkış koptu. Apollon sözüne
devam etti.''Bildiğiniz üzere melezler için yirmi yaşından sonrası görmek kolay
olmuyor. Çoğu çok feci şekilde(Apollon yüzünü ekşitti) hayatını kaybediyor. Ama
bakın! Percy ve Annabeth bunu başardılar.'' Yine bir alkış koptu, Apollon
onları susturabilmek için uzun süre uğraşmak zorunda kaldı.
''Bugün, Percy ve Annabeth'in düğün
törenini gerçekleştireceğiz. Bunun için Percy'nin babası Poseidon'u, annesi
Sally Jackson'ı, Annabeth'in annesi Athena'yı ve Annabeth'in babası Frederic Chase'i
buraya davet ediyoruz!'' Yine kocaman bir alkış koptu. Poseidon Sally'e kolunu
uzattı. Sally gülümseyeren onun koluna girdi. Athena ve Frederik de aynısını
yaptı. Hepsi geldiklerinde Apollon tekrardan konuşmaya başladı.
''Şimdi değerli tanrı, tanrıça ve
misafirlerimiz, Percy ve Annabeth'in evlilik ve bağlılığının sembolunu
getirecek kişi-yani evlilik tanrıçası Hera'yı buraya davet ediyoruz!'' Bunun
üzerine Annabeth'in hafiften yüzü düştü fakat kimseye belli etmedi. Hera kocası
Zeus'un yanında ayrılıp bütün asaletiyle yerini aldı. Elindeki kaseyi ortaya
koydu. içine birkaç gül yaprağı bıraktı. İçinden bir şeyler mırıldandı.
Tepsiden bir alev yükseldi ve büyük bir ışık oluştu. Işık geçince iki yüzük ve
bir mercan kolye ucu ortaya çıktı.
Annabeth gözleri dolarken Percy'ye
baktı. Afrodit yerinden fırlayıp Annabeth'in yanına koştu. Ağlamamasını
öğütleyip bir hareketiyle makyajını tazeledi. Annabeth teşekkür ederken Afrodit
yerini aldı.
''Evliliğiniz kalıcı, mutluluğunuz
sonsuz olsun.'' dedi Hera. Kolyeyi ikiye ayırdı. Parçaları yüzüklerin üstüne
yapışıp küçüldü, küçüldü. Sonunda içeride kalan ufacık bir kırmızılık dışında
hiçbir şey yoktu. Hera'nın yüzünde kindar bir ifade yoktu. Tersine
gülümsüyordu. Annabeth'e göz kırpıp yerini aldı.
''Şimdi de,'' dedi Apollon
gülümseyerek.''Poseidon ve Athena yüzükleri takacak.'' Yine büyük bir alkış
koptu.
Poseidon yüzüğü Annabeth'in parmağına
büyük bir zariflikle taktı. Athena da yüzüğü Percy'ninkine taktı-ki bu hiç
nazik değildi, Athena öyle bir itti ki Percy çığlık atmamak için kendini zor
tuttu. Sonra Frederik ve Sally onlara sarılıp yerlerini aldı.
''Şimdi son konuşmayı yapmak için
Zeus'u, yani Olimpos'un Kralı'nı çağırıyoruz!'' dedi Apollon. Annabeth neden
sunuculuk için Apollon'un seçildiğini anlayamadı. İyi konuştuğu için olmadığı
kesindi.
Zeus, üstüne giydiği bembeyaz takım
elbisesiyle çok daha ürkütücü gözüküyordu. Apollon mikrofonu uzattı fakat Zeus
mikrofonu almaya niyetlenmedi bile. Apollon omuz silkim güldü.
''Ben Zeus,'' dedi Zeus keskin bir
sesle.''Poseidon'un, kardeşimin tek melez çocuğu Percy Jackson'ın ve kızım
Athena'nın kızı Annabeth Chase'in evliliklerini onaylıyorum-Yaptığını gördüm
Apollon. Şimdi kadehlerimiz onlar için kalkıyor!''
Zeus'un sözü üzerine etraftan kompetiler
patladı. Herkes ayağa kalkıp kadehlerini kaldırdı. Zeus kadehinden bir yudum
alınca herkes de aynısını yaptı. Ardından-en az bininci kere- büyük bir alkış
koptu. Percy Zeus'un omzuna dokundu. Zeus kaşlarını çatarak arkasını döndü.
''Şey- artık Annabeth'i öpebilir
miyim?'' diye sordu Percy. Herkes gülüşmeye başladı. Zeus'un yüzünde de ufacık
bir gülümseme oluştu.
''Eh artık öpsün!'' dedi Apollon.
Zeus'un sert bakışlarını görünce yerine sindi.''Değil mi babacığım?''
''Pekala,'' dedi Zeus. Apollon çocukça
bir alkış koparttı, herkesi de alkışlattırttı. Percy Annabeth'i elinden tutup
öne çıkarttı. tekrar kompetiler patlarken Percy Annabeth'i öptü. Annabeth
Percy'ye gülümsedi.
''Seni seviyorum, Yosun Kafa.'' dedi
gülümseyerek. Başını Percy'nin başına dayadı.
''Ben de seni seviyorum, Bilmiş
Kız.''
''Öhö-öhö!'' dedi Apollon.''Sizi bozmak
istemem ama daha dans edilecek daha! Bu arada benimle dans edecek güzel bir
bayan var mı? Ya da Percy'den sonra Annabeth'i ben alabilir miyim?''
Percy gülerek Annabeth'i merdivenlerden
indirdi. Bir müzik çaldı ve dans başladı.
''Sonunda evlendik ha.'' dedi Percy.
''Evlendik.'' diye tekrar etti Annabeth.
Birkaç dakikalık danstan sonra Annabeth'in babası Annabeth'i Percy'den aldı.
Percy de annesi Sally'yi yakalayıp dansa kaldırdı.
''Paul nerede?'' diye sordu Percy.
''Az önce Athena'yla sohbet ediyordu.
Sanırım bilgi yarıştırıyorlar.'' dedi Sally gülümseyerek.
''Paul'ü kurtarmamız gerekiyor.'' dedi
Percy gerçekten endişeli bir sesle.
''Sanmıyorum. Athena mustakbel damadının
üvey babasını öldürmek istemez. Annabeth buna üzülür, değil mi? Benim asıl
endişelendiğim Paul'e aşık olması. Bu yüzden ipleri elime almam gerek.'' dedi
Sally. Percy gülümseyerek manzarayı seyretti. Bu onların düğünüydü. Annabeth ve
onun.
Sonunda yorucu düğün temposu bitince
Percy ve Annabeth kendilerini evlerinde buldular. Misafirler Percy ve
Annabeth'e veda edip gittiklerinde yalnız kaldılar. Annabeth duvağını ve
takılarını çıkarttı. Percy de papyonu ve ceketini çıkarttı. İkisi yatağın ucuna
oturdular. Bir süre ikisi de konuşmadı. Sonra ilk konuşan Percy oldu.
''Düğün çok güzeldi.'' dedi Percy.
''Evet, öyleydi.'' dedi Annabeth.
''Sen de çok güzel olmuştun.''
Annabeth gülmeye başladı. Percy ne
yapacağını bilemeyerek şaşkın şaşkın Annabeth'e baktı. Annabeth sonunda
gülmesini kesebildiğinde ''Her şeyi benim başlatmam gerekiyor, değil mi Yosun
Kafa?''
Percy iyice afalladı. Annabeth neyden
bahsediyordu? Annabeth güldü.
''Hadi, gidip bir şeyler atıştıralım.''
dedi Annabeth.''Düğünde bir şeyler yemeye fırsatım olmadı.''
Percy şaşkın şaşkın başını salladı,
Annabeth'in peşinden ayaklandı. Annabeth tam kapıya gelmişti ki durdu.''Şey,
omlet yapmayı biliyor musun Percy?''
Percy hayır anlamında başını
salladı.''Neden sipariş etmiyoruz ki?''
Annabeth eliyle şakaklarını ovaladı.
''Doğru ya. Şey, ben üstümü değiştireyim, sen de sipariş et?''
Percy tamam diye başını sallayıp
telefonuna uzandı. Annabeth gelinliğini çıkarırken gülümsemeden edemedi.
Percy'nin bir şeyi anlayabilmesi için mutlaka farklı bir yol olmalıydı. Mümkünse
yosunlarla alakalı bir şey.
0 yorum:
Yorum Gönder