Hoş geldiniz!

Bir kalbi sevindirmek, bu dünyaya bırakabilecek en güzel hediyedir.

18 Kasım 2016 Cuma

, ,

Olimpos Tarzı Düğün Şöleni


-
PJO'da hiç Olimpos tarzı düğün görmemiştik. O zaman biz bir tane yapalım dedik.
Bir Percabeth klasiği. 
-
Percy gülümseyerek gelinlik içindeki Annabeth'e baktı. Annabeth onun için her zaman güzeldi fakat bugün bir ayrıydı. Bembeyaz kabarık gelinliği, dağınık topuz saçları, çiçeği, duvağı ve makyajı.. Gelinliği straplezdi, eteği kat kattı. Birkaç buklesi yanlarda bırakılmıştı. Saçının üstüne beyaz simler dökülmüştü. Çiçeği de bembeyazdı. Duvağı upuzun ve dümdüzdü. Makyajı inanılmazdı. Mavi göz kalemi gri gözlerine değişik bir hava katmıştı. Dudaklarına sadece parlatıcı sürülmüştü. Yanaklarına kırmızı tonlarda allık sürülmüştü. Percy'nin anladığı makyaj ayrıntıları bunlardı. Onun dışında yapılanlar hakkında pek bir fikri yoktu. 
Percy'nin ifadesi çok saçma olacak ki Annabeth'in yüzü düştü. Ama Percy ne diyebilirdi ki? Annabeth çok güzel olmuştu. Hayır, muhteşem. muazzam. harika ötesi. dehşet?
''A-annabeth.'' dedi Percy kekeleyerek. Sonunda birazcık kendine gelmiş olacak ki gülümseyerek Annabeth'e doğru koştu. Fakat önüne kızıl saçlı, yeşil gözlü birisi geçti. Bu Rachel Elizabeth Dare'dan başkası değildi. Rachel ellerini göğsünde kavuşturup ciddi bir ifade takınmaya çalıştı fakat pek becerdiği söylenemezdi.
''Onun gelinliğini, makyajını veya saçını bozacak en ufak bir hareketten bile uzak duracaksın Percy. Yoksa seni parçalarım bilmiş ol. Kaç saattir uğraştığımızı biliyor musun sen?!'' dedi Rachel, bir yandan da gülmemek için kendini zor tutuyordu.
''Aslında Afrodit melezleri uğraştı, Rachel.'' dedi Annabeth, o da gülmeye başlamıştı.
''Fark etmez!'' dedi Rachel.''Yine de düğünden önce ona ellemene izin vermiyorum Percy. Kızı öpüp makyajını bozarsan Annabeth öcüye döner. Mustakbel karının öcü olmasını istemezsin, değil mi Percy?'' 
''Hadi, sizi bekliyorlar.'' dedi Jason merdivenleri çıkarken. Rachel ofladı.
''O kadar uğraşmıştım.'' Annabeth buna gülerek karşılık verdi. Annabeth'in nedimeleri ve Percy dışında kimse kalmayana kadar beklediler. Sonra Percy Annabeth'e kolunu uzattı. Annabeth de gülümseyerek kolunu Percy'nin kolundan geçirdi. Giriş müziği çaldı ve merdivenlerden aşağı inmeye başladılar. Heyecanları yüzlerinden okunuyordu. Onlar geçerken melezler havaya gül yaprakları attılar. Müzik onlar nikahın gerçekleşeceği yere gelince kesildi. Sadece nikahı kıyacak kişi konuşacaktı. Bu kişi, Artemis'in kardeşi Apollon'dan başkası değildi.
''Bugün, iki melezin en mutlu günlerine şahitlik etmek için buradayız-Tabi bazılarınız eşlerinizin zoruyla gelmiş olsa da. Ah, sana söylemedim tabi ki babacığım. Lütfen.'' dedi Apollon, o da üstüne takım elbise üstü giymişti. ''Hepiniz hoşgeldiniz, Olimpos ve insanlık dünyası!
Büyük bir alkış koptu. Apollon sözüne devam etti.''Bildiğiniz üzere melezler için yirmi yaşından sonrası görmek kolay olmuyor. Çoğu çok feci şekilde(Apollon yüzünü ekşitti) hayatını kaybediyor. Ama bakın! Percy ve Annabeth bunu başardılar.'' Yine bir alkış koptu, Apollon onları susturabilmek için uzun süre uğraşmak zorunda kaldı.
''Bugün, Percy ve Annabeth'in düğün törenini gerçekleştireceğiz. Bunun için Percy'nin babası Poseidon'u, annesi Sally Jackson'ı, Annabeth'in annesi Athena'yı ve Annabeth'in babası Frederic Chase'i buraya davet ediyoruz!'' Yine kocaman bir alkış koptu. Poseidon Sally'e kolunu uzattı. Sally gülümseyeren onun koluna girdi. Athena ve Frederik de aynısını yaptı.  Hepsi geldiklerinde Apollon tekrardan konuşmaya başladı.
''Şimdi değerli tanrı, tanrıça ve misafirlerimiz, Percy ve Annabeth'in evlilik ve bağlılığının sembolunu getirecek kişi-yani evlilik tanrıçası Hera'yı buraya davet ediyoruz!'' Bunun üzerine Annabeth'in hafiften yüzü düştü fakat kimseye belli etmedi. Hera kocası Zeus'un yanında ayrılıp bütün asaletiyle yerini aldı. Elindeki kaseyi ortaya koydu. içine birkaç gül yaprağı bıraktı. İçinden bir şeyler mırıldandı. Tepsiden bir alev yükseldi ve büyük bir ışık oluştu. Işık geçince iki yüzük ve bir mercan kolye ucu ortaya çıktı.
Annabeth gözleri dolarken Percy'ye baktı. Afrodit yerinden fırlayıp Annabeth'in yanına koştu. Ağlamamasını öğütleyip bir hareketiyle makyajını tazeledi. Annabeth teşekkür ederken Afrodit yerini aldı.
''Evliliğiniz kalıcı, mutluluğunuz sonsuz olsun.'' dedi Hera. Kolyeyi ikiye ayırdı. Parçaları yüzüklerin üstüne yapışıp küçüldü, küçüldü. Sonunda içeride kalan ufacık bir kırmızılık dışında hiçbir şey yoktu. Hera'nın yüzünde kindar bir ifade yoktu. Tersine gülümsüyordu. Annabeth'e göz kırpıp yerini aldı.
''Şimdi de,'' dedi Apollon gülümseyerek.''Poseidon ve Athena yüzükleri takacak.'' Yine büyük bir alkış koptu.
Poseidon yüzüğü Annabeth'in parmağına büyük bir zariflikle taktı. Athena da yüzüğü Percy'ninkine taktı-ki bu hiç nazik değildi, Athena öyle bir itti ki Percy çığlık atmamak için kendini zor tuttu. Sonra Frederik ve Sally onlara sarılıp yerlerini aldı.
''Şimdi son konuşmayı yapmak için Zeus'u, yani Olimpos'un Kralı'nı çağırıyoruz!'' dedi Apollon. Annabeth neden sunuculuk için Apollon'un seçildiğini anlayamadı. İyi konuştuğu için olmadığı kesindi.
Zeus, üstüne giydiği bembeyaz takım elbisesiyle çok daha ürkütücü gözüküyordu. Apollon mikrofonu uzattı fakat Zeus mikrofonu almaya niyetlenmedi bile. Apollon omuz silkim güldü.
''Ben Zeus,'' dedi Zeus keskin bir sesle.''Poseidon'un, kardeşimin tek melez çocuğu Percy Jackson'ın ve kızım Athena'nın kızı Annabeth Chase'in evliliklerini onaylıyorum-Yaptığını gördüm Apollon. Şimdi kadehlerimiz onlar için kalkıyor!''
Zeus'un sözü üzerine etraftan kompetiler patladı. Herkes ayağa kalkıp kadehlerini kaldırdı. Zeus kadehinden bir yudum alınca herkes de aynısını yaptı. Ardından-en az bininci kere- büyük bir alkış koptu. Percy Zeus'un omzuna dokundu. Zeus kaşlarını çatarak arkasını döndü.
''Şey- artık Annabeth'i öpebilir miyim?'' diye sordu Percy. Herkes gülüşmeye başladı. Zeus'un yüzünde de ufacık bir gülümseme oluştu. 
''Eh artık öpsün!'' dedi Apollon. Zeus'un sert bakışlarını görünce yerine sindi.''Değil mi babacığım?''
''Pekala,'' dedi Zeus. Apollon çocukça bir alkış koparttı, herkesi de alkışlattırttı. Percy Annabeth'i elinden tutup öne çıkarttı. tekrar kompetiler patlarken Percy Annabeth'i öptü. Annabeth Percy'ye gülümsedi.
''Seni seviyorum, Yosun Kafa.'' dedi gülümseyerek. Başını Percy'nin başına dayadı.
''Ben de seni seviyorum, Bilmiş Kız.'' 
''Öhö-öhö!'' dedi Apollon.''Sizi bozmak istemem ama daha dans edilecek daha! Bu arada benimle dans edecek güzel bir bayan var mı? Ya da Percy'den sonra Annabeth'i ben alabilir miyim?''
Percy gülerek  Annabeth'i merdivenlerden indirdi. Bir müzik çaldı ve dans başladı.
''Sonunda evlendik ha.'' dedi Percy.
''Evlendik.'' diye tekrar etti Annabeth. Birkaç dakikalık danstan sonra Annabeth'in babası Annabeth'i Percy'den aldı. Percy de annesi Sally'yi yakalayıp dansa kaldırdı.
''Paul nerede?'' diye sordu Percy. 
''Az önce Athena'yla sohbet ediyordu. Sanırım bilgi yarıştırıyorlar.'' dedi Sally gülümseyerek.
''Paul'ü kurtarmamız gerekiyor.'' dedi Percy gerçekten endişeli bir sesle.
''Sanmıyorum. Athena mustakbel damadının üvey babasını öldürmek istemez. Annabeth buna üzülür, değil mi? Benim asıl endişelendiğim Paul'e aşık olması. Bu yüzden ipleri elime almam gerek.'' dedi Sally. Percy gülümseyerek manzarayı seyretti. Bu onların düğünüydü. Annabeth ve onun. 
Sonunda yorucu düğün temposu bitince Percy ve Annabeth kendilerini evlerinde buldular. Misafirler Percy ve Annabeth'e veda edip gittiklerinde yalnız kaldılar. Annabeth duvağını ve takılarını çıkarttı. Percy de papyonu ve ceketini çıkarttı. İkisi yatağın ucuna oturdular. Bir süre ikisi de konuşmadı. Sonra ilk konuşan Percy oldu.
''Düğün çok güzeldi.'' dedi Percy. 
''Evet, öyleydi.'' dedi Annabeth. 
''Sen de çok güzel olmuştun.'' 
Annabeth gülmeye başladı. Percy ne yapacağını bilemeyerek şaşkın şaşkın Annabeth'e baktı. Annabeth sonunda gülmesini kesebildiğinde ''Her şeyi benim başlatmam gerekiyor, değil mi Yosun Kafa?''
Percy iyice afalladı. Annabeth neyden bahsediyordu? Annabeth güldü.
''Hadi, gidip bir şeyler atıştıralım.'' dedi Annabeth.''Düğünde bir şeyler yemeye fırsatım olmadı.''
Percy şaşkın şaşkın başını salladı, Annabeth'in peşinden ayaklandı. Annabeth tam kapıya gelmişti ki durdu.''Şey, omlet yapmayı biliyor musun Percy?'' 
Percy hayır anlamında başını salladı.''Neden sipariş etmiyoruz ki?'' 
Annabeth eliyle şakaklarını ovaladı. ''Doğru ya. Şey, ben üstümü değiştireyim, sen de sipariş et?'' 

Percy tamam diye başını sallayıp telefonuna uzandı. Annabeth gelinliğini çıkarırken gülümsemeden edemedi. Percy'nin bir şeyi anlayabilmesi için mutlaka farklı bir yol olmalıydı. Mümkünse yosunlarla alakalı bir şey. 
Share:

0 yorum:

Yorum Gönder